TAKVA FİLMİ’NİN PSİKANALİTİK İNCELEMESİ

Filmin ana karakteri Muharrem içine kapanık, sade bir yaşantısı olan ve dinine düşkün biridir. Evliliğe karşı ve cinsellikten uzak bir yaşam sürmektedir. Her zaman ibadet için gittiği bir dergâhta tarikat şeyhi onu güvenilir bulduğu için tarikata ait mülklerin kiralarını toplama görevini verir. Altına verilen araba, giydiği takım elbiseler, eline geçen yüklü miktar para ve gördüğü saygı ile Muharrem’in yaşamı değişir. Günümüz modern hayatına ayak uyduramayan karakterimiz geceleri rüyalarından tövbe ederek, korkulu bir şekilde uyanır ve kendine ait değerleri yıkılmaya başlar.

Freud’un Topografik modeline göre kişilik; bilinç, bilinç öncesi ve bilinçaltı’ndan oluşur. Muharrem’in işi ve ibadet ettiği dergah dışında sosyal hayatı yoktur. Takva’nın kelime anlamına baktığımızda Allah’ın emirlerine uyma, yasaklardan kaçma anlamı taşımaktadır.

Muharrem de dinine sıkı sıkıya bağlı biridir. Bağlı olduğu tarikatta da sevilmektedir. Çalıştığı yer ise yeniliklere kapalı ve değişime karşı katı tutum içerisindedir. Muharrem’in burada da

işine bağlılığını ve patronuna sadakatini görmekteyiz. Bundan dolayı kişiliğin tanımında yer alan tutarlı davranış kalıbı örneği olarak Muharrem’in bağlılık ve gösterdiği sadakat onun kişiliğinin bir parçasıdır diyebiliriz. Ancak filmin ilerleyen zamanlarında Muharrem’in hayatı değişecek ve kişiliği ile arzuları arasındaki çatışmada yaşadığı ambivalans onu zorlayacaktır.

Freud’un yapısal modelinde id bencil kısmımızdır ve ancak isteklerimizi tatmin etmeye çalışır, haz ilkesine göre hareket eder. Ego ise bu istekleri bilinçaltında tutar ve gerçeklik ilkesine göre hareket ederek tatmin etmeye çalışır. Süperego ise toplumun değer

yargılarını yansıtır. Muharrem toplumsal ve dini açıdan istekleri bastırılmış bir karakterdir.

İd’in istekleri rüyalar yoluyla ego tarafından tatmin edilmeye çalışılır. Rüyalar id’in

isteklerinin sergilendiği sahnedir. Freud buna dilek gerçekleştirme yöntemi adını vermiştir. Muharrem cinsel isteklerini bastırdığı için sürekli olarak rüyalarında bir kadınla cinsel birliktelik yaşadığını görmektedir. Ego bu yolla id’in isteklerini gerçekleştirir. Muharrem’in gördüğü rüyalardan biri oldukça karmaşıktır. Dikkat ettiğimizde rüyada bir adamın elinde bıçakla kurban kestiğini, daha sonra yerde kan ile karışık su aktığını, yaşlı ve dilenen bir adamı, dükkanda çırak olarak çalışan günümüz genç profiline benzer uzun saçlı Muhittin’i, yağmurlu ve sert bir hava durumunu ve yine bir kadınla yaşadığı cinsel birlikteliği görürüz. Bunları psikanalitik açıdan ele almamız oldukça önemlidir. Freud’a göre rüyada görülen semboller evrenseldir. Örneğin kesici, uzun, sivri aletler ve silah erkeklik organını; su ise

doğum, anne karnına geri dönme ve annenin yanında güvende olma arzusu olarak yorumlanır.

Bu rüyadan sonra karakterimizin ödipal dönemde yaşamış olabileceği çatışma akıllara gelmektedir. Elinde bıçak olan öfkeli adam babayı temsil etmektedir. Aynı zamanda yaşlı adam da babanın bir temsilidir. Kesilen kurbandan ayrılan organın yere düşmesi ise anne karnından ayrılmayı temsil etmektedir. Rüyada birlikte olduğu kadın ise yine anneye sahip olma ve sevgisini kazanma düşüncesinden kaynaklıdır. Ödipal dönemde babanın anneye sahip olduğu düşüncesi çocuğu annenin tüm sevgisini kazanmak istemesine iter. Hatta karakterimizin evliliğe karşı oluşu da yine bu döneme saplanılmış olmasından kaynaklı olduğunu düşündürmektedir. İlerleyen zamanlarda şeyhin güvenini ve sevgisini kazanan Muharrem’e şeyhin kızı ile evlenmesi önerilir. Ancak Muharrem sert ve kararlı bir şekilde “Biz o defteri çoktan kapattık.” der ve bunun üzerine bir daha konuşulmasını istemez. Aynı rüyada Muhittin’i ve çok miktarda para görmesi yine yaşadığı çatışma ile açıklanabilir.

Bilinçaltına itmiş olduğu istenmeyen arzuların bilince çıkmaya çalışması Muharrem

tarafından tehdit olarak algılanır. Gördüğü bu tür rüyalar kendi üzerinde bir baskı yaratmakta ve bu da günlük yaşamına yansımaktadır. Nitekim rüyada yağmurlu bir hava durumu da psikanalitik açıdan ruh halimizi göstermektedir.

Enerjinin korunumu ilkesine göre fiziksel bir sistem içindeki enerji yok olmaz ve sonlu miktarda var olmayı sürdürür. Freud ‘a göre de her birimiz psişik enerjiye sahibizdir. Bir psikolojik işleve harcanan yüksek miktarda enerji diğer işlevlerdeki enerji kullanımını azaltır. Muharrem’in süperegosu oldukça güçlü ve çok ahlakçı hale gelmiştir ve egoyu

mükemmellik beklentisiyle zor durumda bırakmaktadır. Yani süperego bu istekleri kontrol altında tutmak için çok enerji harcamaktadır. Bu yüzden karakterimiz sürekli olarak kendini suçlu hissetmektedir.

Freud’a göre savunma mekanizmalarından yer değiştirme saldırganlık ve cinsel dürtülerle başa çıkmanın en tatmin edici yoludur. Yer değiştirme ile ortaya çıkan tepki asıl nesneye değil başka bir uyarana yönlendirilir. Böylelikle temel dürtüler ortadan kalkmaz ancak gerilimin azalması sağlanır. Savunma mekanizmalarından “yer değiştirme” örneğini de filmde görmekteyiz. Karakterimizin son zamanlarda çevresine gösterdiği saldırgan davranışların nedeni rüyalarında gördüklerinden duyduğu suçluluk duygusu ile bilinçaltında büyük miktarda öfke biriktirmesidir. Yaptığı işte yanlışların olduğunu bilen ama kendinden üst mevkide yer alanlara sözünü geçiremediği için öfkesini işyerindeki kişilere yönlendirmiştir. Ayrıca karakterin kendine ait dürüstlük değeri son zamanlarda üst üste söylediği yalanlar ile yıkılmaya başlamıştır.

Freud davranışlarımızın içgüdülerimiz tarafından güdülendiğini öne sürer. Buna göre iki tip içgüdümüz vardır; Eros ve Thanatos. Eros yaşam, cinsellik, sağlık ve güvende olmak; Thanatos ölüm içgüdüsü, korku, öfke, nefret gibi duygular ve saldırganlıktır. Bu duygular kişinin kendi içine veya dışarıya yönelik olabilir. Bu iki içgüdü birlikte çalışır ve birbirine hizmet eder. Muharrem filmin son sahnelerinde yaşadıklarından dolayı aklını yitirmek üzeredir ve nihayetinde sessizliğe gömülerek bakıma muhtaç hale gelir. Yaşama ilişkin gerekliliklerden ve yaşadığı iç çatışmadan dolayı yorulan ve bundan kurtulmak isteyen Thanatos burada devreye girerek dinlenmek istemiştir. Yaşam dürtüsü böylelikle niteliğini kaybetmiştir.

İnceleme Yazarı :

Psikolojik Danışman

Gülşah KARAKAŞ

NOTLAR : 

1) Bu çalışma 21.06.2020 tarihinde “www.edbatoplulugu.com” adresinde yayınlanmış olup 5044 okunma sayısına ulaşmıştır. “www.edbatoplulugu.com” sitesinin güncellenmesi kapsamında kapatılmasından dolayı bu yazı bu siteye 01.12.2023 tarihinde taşınmıştır.

2) Yazının altındaki okunma sayacı 22.11.2023 tarihinde aktif edilmiştir. Burada belirtilen sayı (5044) ile okunma sayacındaki sayının (alttaki) toplamı yazının gerçek okunma sayısını vermektedir.

3) EDBA Topluluğu hem “www.edbatoplulugu.com” hem de “www.edbaacademy.com” sitesinin sahibidir. “www.edbatoplulugu.com” sitesi yerine yazılar artık eğitim ve yayın kuruluşumuz olan EDBA Akademi’nin resmî sitesi “www.edbaacademy.com”da yayınlanacaktır.

Okunma Sayısı: 113
Facebook
Pinterest
Twitter
LinkedIn