İstanbul Medipol Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ragıp Özyürek topluluğumuzun ilk röportaj konuğu oldu. Kendisiyle 17 Nisan 2018 Salı günü İstanbul Medipol Üniversitesi PDR Topluluğu işbirliği ile yaptığımız röportajda, Ragıp hocanın okuyucularımıza, psikolojik danışman adaylarına ve psikolojik danışmanlara oldukça yarar sağlayacak mesajları oldu.
Hazırlayanlar : Alper Emre Karaman, Sena Öz ve Meral Koç
1) Türk PDR Derneği İstanbul Şubesi’nde denetleme kurulu üyesi olarak görev yapıyorsunuz. Daha önce de Adana ve İzmir Şubesi’nin başkanlığını yaptınız. Dernek yöneticisi olarak elde ettiğiniz deneyimler neler?
Ragıp Özyürek : Hem keyifli hem de zorlu bir süreçti. Zorluğu insanları bir araya getirmek. Haftalık, en geç aylık toplantılar yapmak gerekiyor. Bu da kolay olmuyor. Zor ama oldukça keyifli bir iştir.
2) PDR’nin eğitim bilimleri içinde yer alması hakkında ne düşünüyorsunuz ? PDR anabilim dalının aynı zamanda eğitim fakültesinde yer almasını doğru buluyor musunuz ?
Ragıp Özyürek : Bence psikolojik danışman eğitimi Eğitim Fakültesi içinde yer almalı. Sağlık Bilimleri’nde yer almamıza gerek yok. Eğer eğitim bilimleri içinde bir bölüm olmasaydık, ”psikolojik danışman eğitimi” adında bağımsız bir bölüm olsaydık uzmanlık alanlarımız (aile psikolojik danışmanlığı, kariyer psikolojik danışmanlığı, okul psikolojik danışmanlığı, vb.) daha iyi gelişecekti. Örneğin, okul psikolojik danışmanlığı alanında bizzat öğretim üyelerimiz yetişmeye başlayacaktı. Yüksek lisans ve doktora yapmak daha kolay olacaktı. Uzmanlık alanları içinde bilgi birikimi daha hızlı artacaktı.
Alandışı atamaların olmasını eğitim bilimleri bölümü içinde yer almamız olumsuz etkilemiştir. Eğitim bilimleri bölümündeki diğer anabilim dalı mezunları aldıkları derslerin PDR lisans programları ile %30 ortaklık gösterdiğini gerekçe göstererek, rehber öğretmen kadrosuna atandılar. Bu kararı bizzat zamanın Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü ve hatta eğitim fakültesi dekanları desteklemiştir. Bu şekilde atanan rehber öğretmenler bu nedenle “%30’lar” olarak adlandırılmıştır. Bu sayede işsizlik sorunu yaşayan birçok eğitim bilimleri mezunu rehber öğretmen olmuştur. Burada en önemli gerekçeler, okullarda rehber öğretmen eksikliği, PDR mezunlarının çok farklı niteliklerinin olmadığı ve aynı bölümde öğrenim görmüş olmalarıdır.
%30’lar rehber öğretmen kadrosuna atandığı için özellikle illerdeki merkezi bölgelerdeki okullara atandılar. Günümüzde rehber öğretmenlerle ilgili olumsuz bir algı oluştuysa, alandışı atamaların da bunda katkısı olmuş olabilir. Ancak rehber öğretmenlerin olumsuz algısının sadece alandışı atamalardan kaynaklandığını düşünmek aldatıcı olur.
3) Psikolojik Danışma ve Rehberlik’in bölüm olması konuşuluyor. Bölüm olması halinde anabilim alanları ne olacak ?
Ragıp Özyürek : Okul psikolojik danışmanlığı, kariyer psikolojik danışmanlığı, evlilik-aile psikolojik danışmanlığı başta olmak üzere, Klinik Ruh Sağlığı Psikolojik Danışmanlığı ve Rehabilitasyon Psikolojik Danışmanlığı. Biz bölüm olmuş olsaydık bu alanlarda akademisyenler yetişebilirdi, yüksek lisans ve doktora programları açılabilirdi. Şimdiki yapılanmaya göre sadece genel psikolojik danışman eğitimi verilebiliyor. Çoğunlukla mezunlarımız rehberlik öğretmenliği kadrosuna atandığımız için derslerde de özellikle okul psikolojik danışmanlığı alanına ağırlık verilmiş durumdadır. Ama ayrı bir Okul Psikolojik Danışmanlığı yüksek lisans eğitimi verilmiş olsaydı, mezunlar çok daha nitelik şekilde yetişecekti.
4) Yeni açılacak olan bu alanların çalışma sahası ne olacak ? Yeni bir unvan ve istihdam sorunu ortaya çıkabilir mi ?
Ragıp Özyürek : Talim Terbiye Kurulu’nun “Atamaya Esas Olan Alanlar” adlı kitabında psikolojik danışmanların atandığı kadro bildiğiniz gibi “Rehberlik” olarak belirtiliyor. Fen Bilgisi alanından mezunlar için “Fen Bilgisi”, Matematik alanı mezunları için “Matematik” yazıyor. Ama Rehberlik ve Psikolojik Danışma mezunları için “Rehberlik ve Psikolojik Danışma” yazmıyor. ÖSYM Kılavuzunda alanımız “Rehberlik ve Psikolojik Danışma” olarak yazıyor, diğer bölümlerde bu kılavuzdaki gibi yazmasına karşın, psikolojik danışmanlar için sadece “Rehberlik” yazması keyfi bir durumdur. Eğer psikolojik danışmanların öğretmen olmadığını düşünüyorsanız, o zaman “Psikolojik Danışman” diye yazarsınız. “Rehberlik” ifadesinin yazılması nasıl keyfi bir uygulama ise “Psikolojik Danışman” da yazılabilir pekala.
Biz istiyoruz ki PDR anabilim dalları, bölüm halinde yapılansın, Okul Psikolojik Danışmanlığı anabilim dalları açılsın ve “Rehberlik Öğretmenliği” kadrosuna yüksek lisans eğitimi almış okul psikolojik danışmanları atansın ve atamaya esas olan alanlarda “Okul Psikolojik Danışmanı” unvanı bulunsun. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda Kariyer Psikolojik Danışmanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda Aile ve Çift Psikolojik Danışmanlığı unvanının kullanılması gerekir. Bunun için her şeyden önce Psikolojik Danışma unvanının yasalaşması gerekir. Ondan sonra sıra uzmanlık alanları unvanlarına gelecek. Ancak daha kendi lisans unvanımızı bile kabul ettirebilmiş değiliz şuan.
5) Bugünlerde psikolojik danışmanları ayağa kaldıran ve onlara kendi mesleklerini icra etmelerine engel olacak nöbet, etüt ve boş ders gibi işleri yükleyen bir yönetmelik gündemde. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nedir? Sizce eğitim politikamızın psikolojik danışmana bakış açısı nasıl şekilleniyor ?
Ragıp Özyürek : Bence YÖK ve MEB’deki bürokratlar psikolojik danışma hizmetlerini geliştiren karar alma konusunda çok yetersiz kalıyorlar. 10 Kasım 2017’de çıkan Rehberlik Hizmetleri yönetmeliği de bunu gösterdi bize. Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği yerine Okul Psikolojik Danışmanlığı hizmetleri yönetmeliği çıkabilirdi. 10 Kasım yönetmeliğinin PDR kavramsallaştırması 1920’lere kadar eskiye dayanıyor. KKTC’de 2005 yılında PDR hizmetleri tüzüğü çıkarıldı. Onlar tüzük diyorlar, yönetmelik demiyorlar. O tüzüğün kavramsallaştırmasında ise kapsamlı gelişimsel modelin kavramsallaştırması esas alınmıştır. 10 Kasım yönetmeliğini çıkartan bürokratlarımız, okul psikolojik danışmanlığı alanında kitapları olan eğitimcilerle iletişim kursalardı, kavramsallaştırması eskiye dayanan bir yönetmelik çıkarmamış olacaktık. Örneğin 10 Kasım yönetmeliğindeki rehberlik hizmetleri ilkeleri psikolojik danışmanlığın ilkeleridir. Oysa bizzat okul psikolojik danışmanlığı ilkeleri olarak hazırlanması gerekirdi. Her psikolojik danışmanın psikolojik danışmanlık mesleğinin ilkelerine uyması gerekiyor. Okul psikolojik danışmanının ilkelerini de yazmamız gerekiyor. Böylece okullarda vereceğimiz hizmetler daha etkili hale gelecekti.
6) Ruh sağlığı yasa teklifi ilgili düşünceleriniz nedir ? Çıkarılmak istenen bu yasa teklifinden memnun musunuz ? Memnun değilseniz nasıl olmasını isterdiniz ?
Ragıp Özyürek : İlk gelen yasa tasarısı psikiyatrlar tarafından hazırlanmıştı ve ruh sağlığı hizmetleri sadece hastalara verilecek tedavi hizmetlerini kapsayacak anlayışta hazırlanmıştı. Tasarının teklif aşamasına gelmiş son hali ise ruh sağlığını daha hümanist bir anlayışla ele alıyor. Bunda Fatma Zengin ve ekipteki diğer hocalarımızın büyük katkısı olmuştur. Bu yasa teklifi hazırlamak oldukça ciddi uzmanlık gerektiren bir iştir. Biz psikolojik danışma camiası olarak 3-4 hoca ile bu tasarının hazırlanmasına yardımcı olduk. Ben bu ekibe destek olurken, yasada okullarda da ruh sağlığı hizmeti verildiğini ve bu hizmetlerle de ilgili maddelerin yazılması gerektiğini düşünüyordum. Bu konuyla ilgili öneride bulundum ve Fatma Zengin hocalar uygun bir şekilde taslakta yer almasını sağladılar. Örneğin maddelerde okullar ve iş yerlerinde temel önleme çalışmalarının yapılması yazıyor. Bu maddenin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Eğer böyle bir yasalaşma gerçekleşirse bundan dolayı çok mutlu olacağım. Çünkü bizzat psikolojik danışmanın yapacağı görevler teklifte yer alıyor. Her şeyden önemlisi bir yasada psikolojik danışman unvanı tanımlanmış olacak.
Çok sert eleştirilerin psikolojik danışman camiasında bulunun bazı kişiler tarafından yapıldığını duyuyorum. Bu konuda bir aydınlatma yapmak için de 26 Mayıs Cumartesi günü 13:30’da Ruh Sağlığı Yasasa teklifine ilişkin bir düzenleyeceğiz. Okurlarınızı görmek isteriz bu panelde. Çünkü bizzat yasa teklifini hazırlayan meslektaşlarımız bu panelde konuşma yapacaklar. O zaman meslektaşlarımız kişisel sorularını bu panelde sorabilir, endişelerini dile getirebilirler. Bu sayede ruh sağlığı meslek mensuplarının aydınlanacağını umuyorum. Benim izlenimim oldukça olumlu. Çünkü yasa teklifini hazırlayan kişiler oldukça bilgili ve yetkin kişiler.
7) Öğretmenlere performans değerlendirmesi getirilmesi öğrencinin okula uyum ve kişilik gelişimini nasıl etkileyebilir?
Ragıp Özyürek : ASCA (American School Counselor Association; Amerikan Okul Psikolojik Danışmanlığı Derneği), 2012’de çıkardığı kitabın ikinci baskısında okul psikolojik danışmanının yeterliliklerini yazmış. Bu yeterlikler doğrultusunda müdür tarafından performans değerlendirmesi için maddeler hazırlanmış. Yani ABD’de bir müdür okul psikolojik danışmanının performansını değerlendirmek isterse, ASCA’nın hazırladığı bu performans değerlendirme ölçütlerini kullanabilir. Neden böyle bir şeyi dernek özellikle yapmış olabilir? Okul psikolojik danışmanının yeterliliklerini bizzat uzmanlar olarak biz belirleyelim, müdür de eğer bir okul psikolojik danışmanının performansını değerlendirecekse, bizim belirlediğimiz yeterliliklere göre yapsın.
Türk PDR Derneği, gelecek yıllarda kurulacak Okul Psikolojik Danışmanlığı Derneği ya da şu anda okul psikolojik danışmanlığı alanında ders veren akademisyenler, Türkiye’de resmi okullarda çalışan okul psikolojik danışmanlarının performans değerlendirmelerini yapmaları ile ilgili yeterlilikleri belirleyebilirler. Aslında biliyorsunuz ki 1 Kasım 2017’de Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından hazırlanan Okul Psikolojik Danışmanı Ulusal Standartları Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Türk PDR Derneği’nin yeni yönetimi bu ulusal standartlara ilişkin yeterliliklerinin hazırlanması için Mesleki Yeterlilik Kurumu ile görüşmeye başlamalıdır. Eğer psikolojik danışman camiası bu yeterlilikleri belirlerse, Milli Eğitim Bakanlığı da rehber öğretmenlerin performans değerlendirmesinde bu yeterlilikleri dikkate alırsa, elbette bu okullardaki psikolojik danışma hizmetlerini olumlu etkileyecektir. Ben mesela rehber öğretmen performans değerlendirmelerine baktım. Orada da kavramsallaştırma eskiye dayalı. Öğretmenlerin performans değerlendirmelerine benziyor. Psikolojik danışmanların kendisine özgü yeterliliklerinin bu değerlendirme ölçütlerinde bulundurulması gerekiyor.
Verdiğiniz cevap performans değerlendirme sürecinin nasıl olması gerektiği ile ilgiliydi. Bir öğrencinin öğretmenini değerlendirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yaklaşık 5 yıldır üniversitelerde öğrenciler öğretmenlerini değerlendiriyorlar. Şimdi bu okullarda da yapılacak. Bunun suiistimal edildiğini biliyorum. Böyle bir suiistimal yakın geçmişte benim başıma da geldi ne yazık ki. Ama öğrencilerin öğretmenleri değerlendirmesinin doğru ve demokratik olduğu kanısındayım. Suiistimal edilebilir belki, ama öğretmen kendisi ile ilgili olumlu-olumsuz geribildirim alıyor. Ayrıca başta psikolojik danışmanlar olarak öğrencilerden öğretmenleri ile ilgili olumlu-olumsuz bir geri dönüş geldiğinde, bunu hoşgörü ile karşılamayı bilmeliyiz. Çünkü öğrenci gayet güzel kendini ifade edebilir. Şunu niye öğrenemedim, bunu niye yapamadım diyebilir. Öğrencinin öğretmeni değerlendirmesini ben çok demokratik buluyorum. Psikolojik danışmanlığa da uygun buluyorum. Benim görüşüm bu yönde. Suiistimaller hariç.
8) Psikolojik Danışma meslek yasasının olmaması, hangi sorunların ortaya çıkmasına sebep oluyor? Meslek yasası hangi sorunların çözümü olabilir?
Ragıp Özyürek : Psikolojik danışmanlarım mesleki kimliklerinin tanınması için benim belirlediğim 11 tane yasa ya da yönetmelik değişikliğine ihtiyacımız var. Örneğin, psikolojik danışman unvan yasası çıkmış olsaydı; gerek Milli Eğitim Bakanlığı’nda, gerek Sağlık Bakanlığı’nda, Adalet Bakanlığı’nda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda vb. bir genel müdürümüz psikolojik danışma ve rehberlik programı mezunlarının çalışmasını istediğinde, böyle bir tanımlama yasal olarak yapıldığı için psikolojik danışman kadrosunda istihdam edilmemiz söz konusu olabilecektir. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı “Rehber Öğretmen” kadrosu yerine “Psikolojik Danışman” kadrosunda PDR mezunlarını istihdam edebilir. Tabii bu durumda alandışı atama yapıldığında bu yasa ihlal edilmiş olacaktır. Böylece, yalnızca okullarda değil, tüm kurumlarda psikolojik danışma hizmetlerinin daha verimli hale gelmesi sağlanabilir. Yıllardır bunun olmasını bekliyoruz. Ruh sağlığı yasa teklifi bu nedenle çok önemli, yasalaşması bizim için bayram niteliğinde olacak.
9) Sizce psikolojik danışmanlar için meslek odaları kurulmalı mı? Buna ihtiyaç var mı?
Ragıp Özyürek : Ruh Sağlığı Yasa tasarısı yasalaşırsa, son maddede ruh sağlığı meslek mensuplarının bir yıl içinde meslek odalarını kurmaları gerekecek. Önceki dönemlerde hazırlığı yapıldığı için Meslek Odası ile ilgili yasa tasarısının Türk PDR Derneği internet sayfasında olması lazım. Neden gerekiyor böyle bir yasa ? Yetkisiz mesleki icranın engellenmesi için. Yani alandışı kişilerin ya da yetkilendirilmemiş kişilerin merdiven altında çalışma yapmasını bir ölçüde engellenebilir böylece.
10) Disiplinlerarası çalışmaya gerek var mı? Sizce PDR alanı hangi mesleklerle ve alanlarla işbirliği içinde çalışmalı?
Ragıp Özyürek : Psikolojik danışmanlar psikolojik danışman eğitiminin eğitim bilimleri bölümü yerine, bağımsız bir bölümde yapılmasını savundukları için diğer anabilim dallarındaki akademisyenler tarafından sert eleştirilere maruz kalmışlardır. Örneğin, “Siz farklı disiplinlerle çalışmak istemiyor musunuz ?” şeklinde eleştiriler yapılmıştır. Disiplinlerarası çalışma yapılması, olmazsa olmaz bir şeydir. Fakat psikolojik danışan eğitiminin mutlaka eğitim bilimleri bölümleri içinde yer alması gerekmiyor. Bir psikolojik danışmanın disiplinlerarası çalışma yapmasının çok yararlı olacağına inanıyorum.
İstanbul Medipol Üniversitesi PDR Topluluğu’na yaptığı katkılar için teşekkür ederiz
NOTLAR :
1) Bu çalışma 21.05.2018 tarihinde “www.edbatoplulugu.com” adresinde yayınlanmış olup 6689 okunma sayısına ulaşmıştır. “www.edbatoplulugu.com” sitesinin güncellenmesi kapsamında kapatılmasından dolayı içerikleri de bu siteye 14.07.2023 tarihinde taşınmıştır.
2) Yazının altındaki okunma sayacı 22.11.2023 tarihinde aktif edilmiştir. Burada belirtilen sayı (6689) ile okunma sayacındaki sayının (alttaki) toplamı yazının gerçek okunma sayısını vermektedir.
3) EDBA Topluluğu hem “www.edbatoplulugu.com” hem de “www.edbaacademy.com” sitesinin sahibidir. “www.edbatoplulugu.com” sitesi yerine yazılar artık eğitim ve yayın kuruluşumuz olan EDBA Akademi’nin resmî sitesi “www.edbaacademy.com”da yayınlanacaktır.