UNUTULMAYAN ÖLÜMSÜZ DAHİLER
“Daha ilkokul sıralarında resmini sınıf duvarının üst köşesinde gördüğünüz ve kahramanlıklarını öğretmenlerinizin anlata anlata bitiremediği Atatürk, yeni bir çağın başlamasına vesile olan Fatih Sultan Mehmet, izafiyet teorisi ile quantum fiziğini bulan Albert Einstein, tasavvufi öğretileriyle yüreğimizde yer eden Mevlana, Katolik Kilisesi’nin haksız kazanç sağlaması karşısında Protestanlık mezhebini kurup Avrupa’nın kendini özgürce ifade edebilmesi için mücadele eden Martin Luther, zengin ile fakir arasındaki sınıf ayrımını eleştirerek sosyalizm akımını ortaya atan filozof Karl Marx, liberalizm akımının kurucusu John Locke, suyun kaldırma kuvvetini bulan Archimedes, yerin çekim kuvvetini bulan Newton, ampulü icat eden Edison, psikolojiye yeni bir bakış açısı getirerek “psikanalitik kuram”ın doğmasına yol açan Sigmund Freud ve daha bir çok düşünür, yazar, bilim adamı ve politikacı …
Nedir bu kişileri bu kadar önemli kılan? Bizler her gün okul, ders, staj, seminer, internet ve televizyon arasında mekik dokurken, birileri hayatımızı kolaylaştırmak için nasıl bu kadar hayranlık verici çalışmalara imza atmış? Ölümsüz eserler bırakıp yeni kuşaklara adımızı altın harflerle yazdırmanın sırrı nedir?” *
İşte başarılarıyla efsaneleşen ve eserleriyle ölümsüzleşen dahilerin yaşam ilkeleri:
1) Hayatı Okumak ve Kendini Keşfetmek
Hepimiz bu dünyaya belli bir amaç için geliyoruz. Her birimizin parmak izlerinin farklı olması, farklı bir ruhu ve farklı bir misyonu taşıyor olmamızın kanıtıdır. İşte sen de eğer kendi hayat misyonunu tanıyıp onu gerçekleştirmek istiyorsan, öncelikli olarak kendini ve hayatını tüm yönleriyle keşfetmen gerekir.
Bir insanın kendini ve yaşamını bütün artı ve eksi yönleriyle tanıyıp anlamlandırması en büyük keşiftir. Bu keşif yolculuğuna çıkmak için önce yaşamımızı düşünmek ve sorgulamak gerekiyor. Ben nerede yaşıyorum, kiminleyim, bulunduğum zamanın getirdiği şartlar ve imkanlar nedir? Bunun gibi sorular keşif yolculuğuna çıkacağımız adresi belirler. Nereden nereye gidiyoruz yani elimizde artı-eksi ne var ve hedefimiz neresi? Nerede olduğunu bilen insan, hayatına en iyi yön veren insandır. Bunun için kendimizi keşfetmekle kalmayıp, hayatımızı da keşfetmemiz gerekir. Ne ekersen onu biçersin derler. Her eylemin yaşamda bir karşılığı vardır. Her bir olayın ya da durumun bize verdiği bir mesaj vardır. Hayat, verdiği mesajlarla bize rehberlik eder. Hayatın bize sunduğu bu hizmetten faydalanabilmenin yolu da, yaşam deneyimlerimizi doğru anlamlandırabilmekten geçer.
2) Bardağın Dolu Tarafından Bakmak
Hayata bakış açımız nedir? Bir yangın olsa, bütün eşyalar yanıp kül olsa ama hiç kimsenin burnu bile kanamadan herkes kurtulsa.. Yaşama “Eyvah her şeyimiz gitti! Mahvolduk” gözüyle mi bakacaksınız, yoksa “Çok şükür yaralı yok veya can kaybı olmadı” diyerek mi? Kendinizi bir adada yalnız düşünün. Hiç kimse yok. Evinizin bahçesinde bir kedi ve bir köpek var. Siz yalnızlığınızı düşünerek karamsarlığa kapılanlardan mısınız? Yoksa o kedi ve köpeğe sahip çıkıp yalnızlığınıza bu şekilde meydan okuyanlardan mı?
Siz bardağın hangi tarafına bakanlardansınız? Boş tarafına bakıp isyan edenlerden mi, yoksa dolu tarafına bakarak hayatına yön veren o ender insanlardan mı? Başarılarıyla iz bırakan ölümsüz dâhiler, her şey tuzla buz da olsa, dünyalar yıkılsa, hatta kıyametler bile kopsa asla yıkılmazlar. Karanlığın içindeki küçücük bir parıltı, koca bir dünyayı aydınlatmalarına yetecektir.
3) Zayıf Yönlerinin de Farkına Var. İhtiyacını Bil ve Engelleri Aş!
Size Pollyanna’yı oynayın demiyoruz. Kendinizin farkında olun. Olumlu yanlarınız kadar olumsuz yanlarınızın da farkında olmanız gerekir. Eğer gerçekten kendinizin ve hayatınızın analizini iyi yapan bir insansanız, hayatta hiçbir şeyden şikayet etmezsiniz. Size eksik ya da olumsuz gelen şeyler, aslında güzel ve büyük işler başarmak için önünüze sunulmuş bir fırsattır.
“Sol Ayağım” kitabını yazan Christy Brown’un (1932-1981) yaşam hikâyesini biliyor musunuz? Beyin felçli doğan İrlandalı yazarın yaşamının ilk yıllarında elleri kolları tutmuyordu. Kendisinin ve ailesinin yaşamına dair hiçbir şeyden umudu yokken birden mucizevi “sol ayağını” keşfediyor. Bedeninde tek kontrol edebildiği “sol ayağı”, ona aslında çok yetenekli olduğunu fark ettiriyor. İşte o mucizevi sol ayağını kullanarak güzel resimler yapmayı öğreniyor, kendini geliştiriyor ve ressam oluyor. Yazı yazmasını öğreniyor ve yine kendini geliştirerek öz yaşam öyküsünü yazıyor. Dünya edebiyatının önemli yazarları arasına giriyor.
“Her Şey Su ile Başladı” romanını okumuşsunuzdur. Helen Keller (1880-1968) doğuştan görme ve işitme engeli olan bir insandı. Yaşamının ilk yıllarında iletişim kurma ve derdini anlatma şansına sahip değildi. Önce işaret dilini daha sonra okuma ve yazmayı öğrendi. İşitme ve konuşma engeli olmasına rağmen konuşmayı başardı. Üniversiteyi kazandı. Bununla yetinmedi ve farklı diller öğrendi. Kitaplar yazdı. Bu romanı okuduğunuzda şikâyetçi olduğunuz şeylerin aslında çok sıradan ve çok basit olduğunu anlıyorsunuz. Başarının önünde hiçbir engelin duramayacağının farkına varıyorsunuz.
Başarılarıyla ve eserleriyle ölümsüzleşen insanlar, yaşadıkları krizleri büyük amaçlar doğrultusunda fırsata çevirirler. Annesi ve eşi işitme engelli olan Alexander Graham Bell’in işitme engelini ortadan kaldırmak amacıyla üzerine çalıştığı ve günümüzde en çok kullanılan icat olan telefon buna bir örnektir. Daha güzel bir örnek ise yıkılmış ve işgal edilmiş bir ülkenin içinden çıkarak tam bağımsız bir ülke kuran ve bununla da yetinmeyip çağdaş ve medeni bir ülkenin temellerini atan Mustafa Kemal Atatürk’tür.
4) Kendini Geliştirmek ve Kendine Özgü Hale Gelmek
Her bir başarı iyi bir gelişimin ürünüdür. Bir başarının kalıcı hale gelmesi ise özgünlüğe ve sürekliliğe bağlıdır. Bazı konularda iyi olmanız ya da bir şeyleri iyi yapabiliyor olmanız çok başarılı olduğunuz anlamına gelmez. İlgi alanlarınız ve yetenekleriniz vardır. Sizin de bunun farkında olmanız gereklidir. Peki ilgi alanlarımızı ve yeteneklerimizi tanımak başarılı olmak için yeterli mi? Tabi ki de değil. Bir konuda sizin gibi iyi bir bilgi sahibi olabilecek ya da bir şeyi sizin gibi iyi düzeyde yapabilecek başka kişilerin de olabileceğini düşünmelisiniz. İşte sizin onlardan farklı olabilmeniz için kendinizi yapabildiğinize inandığınız konularda daha geliştirmelisiniz. Mesela matematik dersini çok seviyorsunuz ve bu dersle ilgili soruları rahatlıkla çözebiliyorsunuz. Matematik alanında gerçekten başarılı olmak için bu alanda soru çözebiliyor olmak yetmez. Bu konuda daha derin bilgilere ulaşmak ve yeni formüller ortaya çıkarmak matematik konusundaki gerçek başarıdır. Cahit Arf, matematik alanında ordinaryüs seviyesine ulaşmakla yetinmemiş “arf değişmezi” ve “arf teoremi” gibi kuramlar geliştirerek bilime katkısını sunmuştur. Başka bir örnek iyi resim çizebiliyorsunuz diyelim. Bu bir yetenektir, başarı değil. Gerçek anlamda resim konusunda başarılı olmak demek en profesyonel çizimleri öğrenebilmek, hayranlık veren gerçekçi resimler yapabilmek ve taklit edilemeyen benzersiz özgün eserler ortaya çıkartabilmek demektir. Michael Jackson’ın pop ve dans alanındaki özgünlüğü bu konuya önemli bir örnektir. Tamamen kendine has profesyonel bir dans geliştirmiş olan Michael Jackson bu tarzıyla hep akıllarda kalan bir kişi olacak.
Başarılı insanlar kimseyi taklit etme ihtiyacı duymazlar ve ortaya çıkardıkları eserler kendi emeğidir kendi başarılarıdır. Bazı insanlar başarılı kişilerin eserlerini tutuldukları için ticari amaçlı kullanmaya çalışabilirler. Bu kişiler popüler olduklarını zannederler ama aslında yaptıkları bir hırsızlıktır ve başarısızlıktır.
Gelişim ve özgünlük konusunda başka örneğimiz Halley kuyruklu yıldızının ismini nerden aldığı konusu. Bir İngiliz astronomu olan Edmund Halley, kuyruklu yıldızın geri dönüş zamanını tahmin etti. Bu tahmini doğru çıkınca bilim dünyası bu kuyruklu yıldızına Halley’in ismini verdi. Yeni bir keşif, yeni bir buluş, yeni bir fikir veya yeni bir tarz bir insanı ölümsüzleştirmeye yetebiliyor. Ama benzersiz eserlerin ortaya çıkması yılların birikimine ve emeğine dayanıyor.
5) Kendini Topluma Adama ve İnsanlığa Miras Bırakma
Başarılı insanlar özgün eserler ve fikirler ortaya koyarken yalnızca kendilerini düşünmezler. “Benim topluma ne gibi bir katkım ve faydam olabilir?” diye düşünür. Ortaya çıkacak olan fikir, buluş ya da eser topluma önemli ölçüde bir fayda sağlıyorsa o zaman daha kalıcı hale gelecektir. Toplum için çalışan insanları toplum unutmaz. Bu nedenle başarı yolunda ilerleyen insanlar eserleriyle ölümsüzleşmek için toplumun ihtiyaçlarını göz önünde bulundururlar. Eğer ki sizin fikriniz, buluşunuz veya eseriniz toplumun bir yarasına merhem oluyorsa o zaman değerli olacaksınız demektir. İnsanlık için mücadele edenler, insanlığın kalbinde bu iyi niyetli çabalarının karşılığını mutlaka alırlar.
İşte böyle insanlar yaptıklarıyla hiç unutulmazlar. Gelecek kuşakların kalplerinde ve kitaplarında her zaman yaşarlar.* Belki bir gün siz de engellerinizi aşıp, profesyonel ve özgün eserlerinizi topluma adayarak kitaplarda yaşatılan insanların arasına girebilirsiniz. Neden olmasın?
* : Alıntı : Karaman, Alper Emre (2013) Dergi p.Dr. Ocak Sayısı, Mükemmel İnsan Olmak
Kaynak :
Keller, Helen (1903) Her Şey Su ile Başladı
Editör Yalnız, Abdullah (2013) Dergi p. Dr. Ocak Sayısı
Yazan :
Psikolojik Danışman
Alper Emre KARAMAN
NOTLAR :
1) Bu yazı daha önce Dergi p. Dr.’nin 2013 Ocak sayısında “Mükemmel İnsan Olmak” başlığıyla yazılarak yayınlanmış ve kitap projesi için yeniden üzerinde çalışılarak yazı genişletilmiştir. Yazı kitap projesine yetişemeyince EDBA Topluluğu’nun web sitesinde düşünsel yazı formatıyla hazırlanmıştır.
2) Bu çalışma 04.04.2018 tarihinde “www.edbatoplulugu.com” adresinde yayınlanmış olup 1784 okunma sayısına ulaşmıştır. “www.edbatoplulugu.com” sitesinin güncellenmesi kapsamında kapatılmasından dolayı içerikleri de bu siteye 14.07.2023 tarihinde taşınmıştır.
3) Yazının altındaki okunma sayacı 22.11.2023 tarihinde aktif edilmiştir. Burada belirtilen sayı (1784) ile okunma sayacındaki sayının (alttaki) toplamı yazının gerçek okunma sayısını vermektedir.
4) EDBA Topluluğu hem “www.edbatoplulugu.com” hem de “www.edbaacademy.com” sitesinin sahibidir. “www.edbatoplulugu.com” sitesi yerine yazılar artık eğitim ve yayın kuruluşumuz olan EDBA Akademi’nin resmî sitesi “www.edbaacademy.com”da yayınlanacaktır.